22 Mart 2024 Cuma

nereden gelir bu karmaşa,

bu sessizlik neden

nereden doğar bu çaresizlik

bu yokluğuna kabullenme neden


nereden gelir bu sevda

nasıl dayanılır bu özleme

neredesin şimdi sen

burda oluşum neden


nereden gelir bu duygular

alt üst olmak neden bu duygularla

nereden düşünmek seni

bu arada kalmak neden 




19 Mart 2024 Salı

 uzaklarda değil yüreğin, uzaklarda değil sesin

farklı evrenlerin yabancısı gibiyiz

farklı evrenlerde özdeş duygularla bezeli

bir çok şey mümkün  ama bu evrende değil


kuşatan düşüncelerle yoğurulmuş zihinlerimiz

hapsedilmiş tekrarlanan sözcüklerle biteviye

silkinerek kurtulurum sanırsın aldanırsın

yılların öğretilmişliği çıkar karşına şaşırırsın


kuşatılmış yalnızlık, hapsolunmuş zihin

öğrenilmiş dogmatizm, çaresizliğin denkleminde

çırpnan  yüreğimiz sevgiye aç sadece

sevgiyle çoğalır mı umutlar.....


13 Mart 2024 Çarşamba

possunt quıa posse vidantur


asıl soru
nasıl yapabilir olmamalı
bir hayvana eziyet edildiğinde
yada bir kalp kırıldığında
veya şiddete maruz kalındığında
nasıl yapabilir olmamalı
odak noktası..

küstahça davranışlarda
kolay söylenen yalanlarda
rahatça yapılan kandırmalarda
arsızca yapılan gösterişlerde
asıl soru 
nasıl yapabilirler olmamalı...

olmamalı asıl soru
pahalılık, enflasyon, hoyratlık
iltimas,liyakatsizlik, yeteneksizlik
bezenmiş evrende 
nasıl yapabilirler...

yapabilirler
çünkü yapabileceklerini düşünüyorlar
sen izin verdikçe
sorgulamadıkça
sessiz kaldıkça sen
yapabileceklerini düşünüyorlar
sadece düşünmüyorlar
yapıyorlar da....

ank 2024 mart



21 Kasım 2018 Çarşamba

bir düş ol demeyeceğim sana
tüm saflığını koruyamayacağından
tükettiğin zaman seni de tüketir
bitkin ruhlarda düşler yaşayamaz...

bir gülüş ol demeyeceğim sana
boşlukta kalan gülüşler
tüketirken kendini çoğaltır kaygıları
kaygılı yüreklerde yeşeremez gülüşler

bir umut ol demeyeceğim sana
umutla beslerler bitkin ruhları
umutla beslerler kaygılı yürekleri
bitkin ruhlar ölemezler
öldüklerinde bitkin olmazlar
ölü ruhlar umut da etmezler..

4 Ekim 2017 Çarşamba

evrilememe

bayramların anlam yüklü
zamanlara rastlar çocukluğumuz...
sakız kağıdıyla oynanan oyunlara
fındıklıktaki çelik çomaka
mahalledeki mendil kapmacaya
şehre açılan atari salonuna
kaçışa rastlar çocukluğumuz...
sefaletle geçmeyen günler
eskimesin diye ayakkabı topuğuna 
çakılan nal
dayanıklı olsun diye 
isteminizin aksine 
iki numara büyük alması babamızın
ayakkabımızı.
yerli malı haftalarına götürülen
fındık ve turşu
hep bu güzel anımsanan 
bayramların zamanlarına rastlar
çocukluğumuzun..
günlerce
belki haftalarca açılamadan 
ilk sevgiliye
evlerinin etrafında dört dönmek de.
dün gibi hatırlıyorum
zam furyasında bir tarihde
maltepe 170 lira olmuştu
90 lira iken
herkes gibi babam da 
daha içmem demişti bu fiyatlarla
hala daha içiyor..
türkü söylenmişti zam zam kurşunu 
ortadirek şaban diye film
tonton diye de tiyatro
bir o kadar da ağırdı geçim 
o yıllarda
ama yine de güzel anımsarız 
geçmiş bayramlarla dolu 
çocukluğumuzu...
bazen şakalar yaptık
art niyetsizce 
kırdık arkadaşlarımızı
bazen de kaytardık okuldan
hep beraberce
yakalandığımızda öğretmenlere.
mum şeklinde de dayak yedik
sırtımızda sopa kırılarak da.
yine de güzel anımsadık
o yılları
çocukluğumuzu.
bazı zihinler acıları siler
güzel anıları belleğe atarmış
bazı zihinler de
beslenirmiş acılardan 
belki de ondandır 
güzel anımsamamız
çocukluğumuzu...
belki ondandır
her defasında yanılmamız
ve her defasında şaşırmamız
belki de 
her geçen günün
geçmişi aratmasından
ve bir türlü evrilememizdendir
kim bilir.
...................................ankara 03/10/17


19 Ağustos 2017 Cumartesi

Yaralı....

gökyüzünde bir serçe
özgürlüğün tadında
olmadan farkında
serseri bir kurşun kanadında..
düşer bir evin çatısına
zaman onarmaya yeter mi
...........................bilinmez
tüm çoşkusundan yoksun
kanadından yaralı....

bir mahallede bir ev
evin balkon demirleri üstünde
bir adam gözleri boşlukta 
geçmişinin ağırlığı altında
ezilen geleceğiyle başbaşa
bakamaz arkasına..
yüreğinden yaralı...

bir öğrenci yurdu
öğrenci yurdunun 7. kat balkonu
demirlerinde genç bir kız
umutlarından yoksun
aşk acısı çaresizlikle dağlandığında
genç yüreklerde
kurşun gibi oturur yüreğe
baş edemez hayaller gerçeklerle 
hayallerinden yaralı yüreğinde..

izmir foça komanda okulu
anne babasını bırakalı üç
bilemedin beş gün oldu mehmetler
birdoksaniki boyu mavi gözlerinde 
izmir foça komanda okulu
okulun 3. kat penceresinde
yeniköyden ankaraya ulaştı 
haberin karası olanca hızıyla
onlarca mehmet geleceğinden yaralı...(ibo için)
..............................................Ağustos 2017 Ank







14 Mart 2016 Pazartesi

ygs, ankara, patlama vs...

oğlum dün sabah ygs'ye girdi. en önemli sorunumuz buydu dün  sabah itibariyle. kaç puan alacak, nasıl geçecek, dualar, çişi gelir mi acaba, bu sene istediği yere girebilecek mi, zamanı yetecek mi falan. çıktığında yüzü gülümsüyordu, eşim ben düşüncelerde iken stresten ağlamış, iyi geçti dedi, dersane ortalamaları civarında net gelir dedi, yeter bize canın sağolsun oğlum dedim, elinden geleni yaptın, ama lys de var 2 aşamalı sınav bu, sonuç ne olursa olsun pes etmek yok dedim.tamam baba dedi. napalım nereye girmek istersin kızılaya gidelim mi dedim, yok ben her gün kızılay dayım zaten dedi, başka yere gidelim dedi, çayyoluna bir kafeye gittik. akşam 17:30 civarı döndük. kaç zamandır bira falan içmiyordu rahatlasın diye beraber içtik. arabayı şaşmaz yolunda ona verdim o kullandı. evde çay içerken haberlerde ankara kızılayda patlama, çok sayıda ölü ve yaralı haberi geçildi. daha nekadar olmuştu ki merasim sokaktaki saldırının üzerinden. hemen internete baktık twitter ve face yavaşlamıştı, sonra hepten gitti. ama oğlum yaşındaki çocukların cesetleri ayaklarında N yazılı ayakkabılarıyla bir sürü genç sabah ygs ye girmişti, stres atıyorlardı muhakkak, ama şimdi yoklardı. bu ne menem bir şeydir. oğlum kızılay'da neredeyse her gün yüksel caddesindeki dersaneye gidiyor, kızım kızılay'da meşrutiyet caddesindeki dersaneye gidiyor haftada 3 gün, benim işyerim kızılay'da hafta içi her gün iş yerine geliyorum. 

İç İşleri bakanı basın toplantısında: terörle mücadele hız kesmeden devam edeceğiz,ama böyle saldırılarda %100 başarı mümkün değil. 10 ekim ankara garı, 17 şubat merasim sokak, 13 mart güvenpark ve yüzlerce ölü ve yaralı. nasıl bir şeyle karşı karşıyayız ki %100 başarılı değiliz ama görevlerimizi yaptık, ihmalimiz yok, ama 5 ayda ankara, cumhuriyetin başkentinde beş ayda 3 bombalı saldırı yapılbildi. ne kadar güvendeyiz sayenizde. ne kadarını önlediniz de 5 ayda 3 saldırı yapıldı. düşman kimdir, nedir, amacı nedir...

AKP tandanslı hızlı uzman gazeteci Abdülkadir Selvi beyfendiler dün akşam buyurdular: terörle yaşamaya alışacağız. alışmak yaşayan canlıların hareketidir. ölen insanlar artık alışamazlar, yokturlar çünkü. enflasyon mu bu alışmak zorundayız, 90lı yıllarda böyle derlerdi ekonomistler. ama öyle olmadığını, çözümün olduğunu gördük.terörün de çözümü vardır her zaman değil mi? öyle olduğuna inanmak istiyorum. 

Bomba yüklü araçlarla saldırı. araç kayıtları tamamen devletin envanterinde.hırsızlık ve saire olduğunda izini sürebilme yeteneğine sahip devlet. benim arabam çalındığında istanbul'da polisler demişlerdi bana : sen bu arabayı unut, bulunması imkansız, ama üstten bastırırsan mümkün olabilir diye. bende EGM GMY'sine ulaşmıştım ve aynı gün akşam 17 civarı arabam bulunmuştu, hasarsızdı, GOP taki polisler şaşırmışlardı, aynı gün bulunan araba imkansız bir şeydi, nasıl yaptın diye. bir kişi bir yerden bir yere gidecekse gideceği yerlerde ya otelde ya misafirhanede  yada konu komşuda kalır, otel ve misafirhaneler emniyetin yani devletin kontrolünde olan yerlerdir. diğer yerler ise istihbarat ve muhtarlık ağıyla kolayca izlenebilir.Başkentte 5 ayda 3 saldırı ve bu kadar rahat araçlarla bombaları sokuyorlar, burda bir şeyler beni ikna etmiyor. meslek icabı soruşturma konularıyla içli dışlıyımdır. bir konu geldiğinde önce elimizde ne var diye bakarım. sonra olmayanlara nasıl ulaşırım. bilgi ve belge toplar, sonuca ulaşırım. burda sonuca  ulaşılamıyorsaya ihmal ya koruma vardır diye düşünüyorum.

Bu ülkede 700binin üzerinde asker, 250 bin civarında polis ve 10bin civarında istihbarat görevlisi var. toplam 1 milyonun üzerinde bir rakam bu. ülke nüfusu 70 milyon ise 80 kişiye 1 güvenlik görevlisi var ve güneydoğuda askerimiz sura bayrak çekti diye sevinir duruma geldik. orası bizim zaten arkadaş.güvenlik zaafiyeti olması için illede beştepe'deki saraya mı bomba atılması gerek. oğlum yada kızım yaşında gencecik hayatlar yitti gitti. bu ne acımasız bir terördür. amacı ne, kimler planlıyor, insan olmaları zaten mümkün değil, 

Arkadaş sen cemaatle işbirliği yapıyorsun, anlaşmazlık çıkıyor muhtemelen paylaşımda, beni kandırdılar diyorsun, bunlar devlete sızmış terör örgütüdür, benim suçum yok diyorsun anladık. genel seçimlerde sana oy verdiler yerel seçimlerde hdp ye oy verdiler anlaştınız, karşılığında açılım dediniz, bu sayede belediye olanakları ile şehirlerin bomba ve mühimmatlarla doldurulmasına göz yumdunuz, daha sonra anlaşamadınız, açılım olmadı sonuna kadar savaşacağız dediniz anladık. esad dostundu esed oldu, suriyenin iç işlerine karıştınız, sınır güvenliğini sağlayamadınız, daha sonra 3 milyon suriyeliyle birlikte suriyedeki terörü de ülkeye ithal ettiniz. hala daha alacağız diyorsunuz. başkenttin göbeğinde 5 ayda 3 kez bombalı saldırı oluyor. 

Zaafiyet ile ilgili olarak: ABD büyükelçiliği vatandaşlarını uyarıyor. terör saldırısı olacak diye. Eşimin öğretmen arkadaşı cumartesi face'den paylaşmış. arkadaşlar ne kadar doğrudur bilmiyorum. filipinler büyükelçiliğinde arkadaşım söyledi, kızılay'da terör saldırısı olacakmış, kızılay civarına gitmeyin diyor. ben de sonra bu uyarıyı gördüm. bunlar tesadüf olamaz. her büyükelçilik uyarmış. muhtemelen istihbaratı mitten alıyorlar, ama bu ülke kendi vatandaşlarına bir uyarıyı çok görüyor.

10 ekim saldırı sonrası şöyle demişlerdi: 400 mv verseydiniz bunlar olmazdı. aradan zaman geçti 24, star, show,kanal7 vs sürekli başkanlık sistemi ne kadar iyi, halk ne kadar destekliyor anketleri, uzman söyleşileri yayımladırlar.dün akşam ankara'nın göbeğinde bomba yüklü araç patlamış, gencecik canlar, umutlar gitmiş, bir tv kanalında başkanlık sistemini destekliyor musunuz anketi var.ne demeli...insan yaşamının hiç mi değeri yok.en önemli sorunumuz bu mu?

Roma atasözü: İs fecit huic Prodest. Kimin işine yarıyorsa o yapmıştır der, hocam Mahir Kaynak da böyle derdi çok zaman. yanlış anlaşılmasın Gazi İİBFden iktisat hocamdı Mahir Kaynak. biz daha sonra öğrendik mitçi olduğu. of..oğlum dersanede.ben iş yerindeyim.yarın  ve daha sonraki günlerde hangi yollardan gitcez, kızılay'da yada ankara'da nerelerde dolaşılmamalı, riski ne kadar indirilebilir, giden genç çocukların hesabını kim verecek.Allah belasını versin işine yarayanın da, yapanında, aracı olanında, kullananın da......Amin....