29 Aralık 2014 Pazartesi

yitip gider...

koşsa ulaşılır sanılır
gökkuşağının ardından...
mesafeleri yoktur
çocuk düşlerinin...
Büyüyemeden yitip gider
Serpilemeyen  umutların...

bir adım atsan,
güzel günlerin çoşkusuna
çok yakın sanırsın
delikanlı düşlerinde....
yitip gider
nice canlar düşlerinde
anlayamazsın...

yükselirken merdivenlerinde
mevcudu korurken yada
köküne kibrit suyu yaşamının
verirsin kendinden
her geçen gün azalarak ....
yitip gider benliğin
farkına bile varmazsın...30/12/14 e.k





23 Aralık 2014 Salı

hayatın akışı üzerine...

Barış lafıdır gidiyor, çözüm süreciyle birlikte. Herkes barış istiyor da neden ülke halen karışık. savaşta mıydık ayrıca? Barış derken Hitler’in sözünü anmadan geçemeyeceğim. Sizler barış istiyoruz deyip duruyorsunuz. Ben, sizden daha fazla barış istiyorum. Hiç savaş olmadan barış olur mu? der, Hitler.

Anadolu Toprakları binlerce yıldır sürekli savaşların, isyanların, taht kavgalarının alanı olmuştur. Ta Sümerler, hititler’den tutunda roma’ya, Osmanlı’ya hatta ve hatta günümüze kadar.

1420 Şeyh Bedrettin, 1444 Karamanoğlu, 1511 şahkulu, 1511, 1622, 1656, yeniçeri, 1600’lere kadar Celali, 1622 yeniçeri, 1648 Vardar Ali Paşa, 1703 Edirne, 1730 Patrona Halil, 1797 Pazvantoğlu, 1807 Kabakçı Mustafa, Girit, Hersek; Makedonya, Sason, 1909 Adana, 1909 31 Mart, 1919 Bozkır, Şeyh Eşref, Aznavur, Yozgat, Düzce, Milli Aşiret, Çopur Musa, Cemil Çeto, Demirci Efe, Çerkes Ethem,Pontus, Koçgiri, Şeyh Said, Menemen, Tunceli Ayaklanmaları, 60’la öğrenci olayları ve darbe, 70ler ve 80ler  öğrenci ve işçi hareketleri  ve darbe, 85den itibaren PKK..

Dikkat ederseniz burada savaşlar yok ve arada daha irili ufaklı daha bir çok ayaklanma var. Anodolu halkı tüm bu süreçte muhtemeldir ki ağır vergi yüküne, dolayısıyla ekonomik zorluklara maruz kalmıştır. Eee, savaşların ve ayaklanmaları finansmanı mutlaka birileri karşılamalıdır. İncelendiğinde tüm bu süreçte rüşvet  ve iltimas her daim var, halen de devam etmekte.


Sözü nereye bağlayacağım. Belli ki hayat devam ettikçe ayaklanma, savaş, kriz, deprem, ölümler, yapılar, vergiler bu topraklarda hep devam edecek, eğer biz bu olayları kişişelleştirir ve içselleştirisek hep kendime zarar vereceğiz...Belki de ruhumuzdaki reflünün, stresin, kolitin kaynağı bunlardır....

Çözüm süreci, şehitlerimiz, paralel yapı, dikey yapı, deprem, vergiler, krizler derken hayat geçiyor be dostum. Nehir akıyor, taşlar yuvarlanıyor, Anadolu nehrin taşlık sert debili yerinde girdaplar içinde, bizler içinde balıklarız belki de. Mutluluk tüm bu olanlara karşı, hatta fırtına olduğunu bile bile halen tüm bunların dışında kalarak değil, bunlara rağmen hayata devam etmek ve mutluluğu kendimizle barışarak, bazen eylül yağmurlarında, bazen baharın cıvıltısında, bazen işimizde, dostluğumuzda, şiirlerde...en çok da ailemizde yakalamaktır belki de.

22 Aralık 2014 Pazartesi

anneme...

yıllar  aktı geçti
emeklerini
uykusuz sabahlayan gecelerini
sabır ve sevgiyle yoğrulu
çaresiz kalışlarını
oğlum doğduğunda anladım…
anladım anne...

canından can nasıl verilir
gözü gibi nasıl bakılır
geceler boyunca uykusuz kalarak
ateşi yükselir mi diye kaygıyla
başında bekleyince
kızım doğduğunda anladım
anladım anne..

karşılıksız verdiğin emeklerini
şefkat dolu yüce sevgini
kendinden fazla düşünmeyi
ayla anne olunca
gözlerinin içinde
kaybolduğumda anladım…
anladım anne..

                         06/05/2011

12 Aralık 2014 Cuma

korku....


yüzleşemediğin
rüyalarını kabusa,
benliğini cüceye
çevirendir korku...

için için yer,
kemirir de kemirir  seni
acılar zerk ederek öldürendir korku
ama ölmezsin.

bir adım atsan
kumdan kalelerine korkunun
yıkacaksın, bilirsin
atamazsın..
yıkılmaz krallığına korkunun

atmadığın her adımda
daha da büyüyendir korku...
rüyalarını kabusa
benliğini cüceye 
çevirendir korku...(12/12/14)

3 Aralık 2014 Çarşamba

Acılar, yalanlar, ölümler, ikiyüzlülükler dolu
Bir tiyatrodur yaşam beklenir hep sonu umutlu..
oysa hep yanıltır insanı beklendiği şekilde
Ve hep yanılmak ister insanoğlu kendi evreninde...

Bir tiyatrodur yaşam beklenir hep mutlu son
birine başrol düşer sahnesinde olanca görkemiyle 
birine figür olmak düşer spotlar aydınlatmadığında
hep barındırır yanılgıyı yine de, tekerrür içinde.... 

Bir tiyatrodur yaşam müziği farklı tonlarda çalan
ritmi yüksektir bazen, bazen de düşer herhalinde
kim farkında kim değil, bilinmez  kargaşa içinde
aynıdır aslında almasını bilene kendi ufkunda...(ELzğ)